Yeni Dünya Düzeni ve İhracat

İhracat yapmanın önemini iki önceki sayımızda anlatmış ve yeni dünya düzenini vurgulamıştım.

Bugün gelinen noktada ülkeler arası savaşları inceleyerek son verilerimizi paylaştım.

Geçmişte savaş ile kurulan dünya düzeni yine bir savaş ile değiştirilmeye çalışılıyor. Yeni düzen bu defa sıcak savaş ile değil ama belki de ondan daha etkili ve tehlikeli biyolojik silahlarla kurulmaya çalışılıyor. İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan dünya düzeni yetmiş yıldır sürmekteydi. Son otuz yılda özellikle ekonomi, siyasi, askeri alandaki hızlı gelişme ve değişim o kadar beklenmedik ve güçlü oldu ki bütün dengeleri alt-üst etti, dünya düzenini değiştirme gücüne erişti ve merkezin kaymasına yol açtı.

Batı’dan Doğu’ya, Asya ya kayan yeni küresel merkezin geçiş yolu üzerinde bulunan ülkemiz, kurulacak yeni düzende jeopolitik ve stratejik açıdan çok güçlü ve avantajlı bir konuma sahip. Bu pozisyonunu alacağı stratejik karar ve yapacağı güçlü ekonomik hamlelerle daha da pekiştirebilir. Şüphesiz yenidünya düzeninde ülkelerin konumunu belirleyici en önemli etken ve güç, geleceğin sektörleri olarak ifade edilen ve önemi hızla artan; teknoloji, iletişim, bilişim, yapay zekâ, dijital/e-ticaret/ihracat, finans, enerji, otomotiv, güvenlik, sağlık, ilaç, kimya, lojistik, gıda ve tarım. Bu alanlara yönelmek, yatırım, üretim ve her şeyden önemlisi küresel dünya pazarlarına ihracat yapmak, yeni düzene yön verecek örgüt ve yapılanmalarda ülkeleri söz sahibi yapacaktır.

Ülke ve müteşebbisler olarak dünyada yaşanan bu gelişmeler doğrultusunda hızla hareket etmeli, kurumsallaşarak geleceğin sektörlerine yönelmeli; ithalatı en aza indirerek kazandığı dövizi yurt dışına göndermeyi bırakmalı, teknolojik ve bilimsel alt yapısını oluşturmalı, değerli yeraltı kaynaklarını ülkede işleyerek katma değerini yüksek ürüne dönüştürmelidir. Artık batının montaj ve ağır sanayi hamallığını bırakmalı, klasik emek yoğun üretimden ileri teknoloji yatırıma, katma değeri yüksek üretime geçmelidir. Enerji ve savunmada dışa bağımlılıktan bir an önce kurtulmalı, Ar-Ge yatırımlarına yönelmeli, tasarım, patent/faydalı model ve marka yaratmalıdır. Kalite ve fiyatta dünya ile rekabet edebilmeli, ülke topraklarını değerlendirerek ve istihdam yaratarak modern tarımın alt yapısını kurmalıdır. Bütün bunları gerçekleştirebilmek içinde sürdürülebilir ihracatı/dış ticareti temel hedef edinerek küresel dünya pazarlarına mal satabilmelidir.

Ülkemiz ve girişimcilerimiz kalkınmanın temel dinamiğini oluşturan dış ticarete/ihracata önem vermeli, bir an önce planlı-programlı, radikal adımlar atarak yol haritasını belirlemeli, kurulacak yeni dünyada hak ettiği yeri alarak söz sahibi olmalıdır.

“Kurulan yenidünya düzeninde ülkelerin konumunu belirleyecek güç ihracat olacaktır” dersek tamda gerçeği söylemiş oluruz.